25 Ocak 2010 Pazartesi

Zamansız mektuplar-1

çok uzun yıllar sonra bir merhabayı hakettiğimi düşünüyorum.bu hakkı ne(re)den buluyorum kendimde diye çok sordum..bunun cevabını belki sen verirsin kendince..en yakın arkadaşın kim diye bir cümle okuduğumda ya da bana sorulduğunda nedense aklıma gelen isimsin..belki çocukluğuma takılıp kalmış olmamdan ötürü..hep güzel bir çocukluk geçirdiğimi düşündüm..yaşadığımız olumsuzlukları belleğimde çoktan yitirdim..neyse konuyu dağıtmak istemiyorum,niyetim yıllar sonra seni bu şekilde taciz etmek hiç değil...hangi sene bilmiyorum ama ben seni yine aramış bulmuştum...sonucunda yine çok üzülmüştüm..tepkisizliğin beni kırmıştı...yıllar geçtikçe o gün işyerinde seni apansız ziyaret etmemin yanlış olduğuna kanaat getirdim..çünkü işyerinde istediğin tepkileri veremeyebileceğini,sonradan düşündüm.. sana hak verdim..ama bu gün,günlerdir yanıtlanmamış bir merhabanın nedenlerini düşünüyorum...ben sana birşey mi yaptım ............?yıllar sonra belki de ,farkına varmadan seni üzmüş ,kırmış olduğumdan ötürü özür dileyeceğim...ama neden bu veya buna benzer bişey değilse..
sen de bir çok insan gibi düşünüyorsan"yıllar geçmiş herkes kendi yolunu çizmiş..şimdi ne konuşacağız" diyorsan o zaman öyle olsun onu da anlarım...bu mesaja cevap vermeyebilirsin...hiç yazılmamış olduğunu düşünebilirsin..sevdiklerinle beraber,sağlık,mutluluk dilerim arkadaşım..


***
sizce bu mektubun yanıtı nasıl olmalıdır...yazın

19 Ocak 2010 Salı

Bir yaşam düşündüm bugün,gözlerinde...biraz hırçın,hüzünlü..kederli....

sözlerinde ölüm vardı..

Eve geç kaldım,her akşam olduğu gibi seni yatağında bulacağımı sanıyordum.Oysa oda kapının önünde oturup sokak kapısının açılmasını bekler gibiydin.gözünde ki tek damla yaşı gördüm...kahroldum....Kahve,kanyak zamanımızı kaçırdım..sen hazır etmiştin oysa ki,birlikte Karşıyaka pazarından sevinçle satın aldığımız bir çift kahve fincanını..bir tanesi benim herzaman içtiğim gibi az kahveli...Az kahveli hayatımı düşündüm dün gece..kaçırdığım gençliğimi...sohbetini düşündüm, nice karanlık gecelerden sıyırıp aldığın beni ..ve karamsarlığımızı...

son derse
girmeseydim diye geçirdiğim yıllarım var...

gidenlerin ardından el sallamak hep bana düştü....sürekli gülümsemek ardında ki hüzünle..

yıllar geçtikçe insan,gülümseyerek anıyor ;senin gibi istemeden gidenleri...bakışların kaldı bende...

Mart 1996...

yaklaştıkça o kara gün,çekip gidesim var kendimden...







5 Kasım 2009 Perşembe

kısa kısa...

Üç gündür eve kapattım kendimi..öleceğim günü bekliyorum.!!!!
kimi dinlemeye kalksam domuz gribi,kimi okusam toplu ölümler,kiminle dertleşsem"domuz gribi olmayasın"lar..psikolojim oldukça bozuldu..hastaneye gitmemekte diretiyorum. Zira bu ülkede hastaneler insanı ilk önce moral olarak çökertmekte..bekliyorum..
nefesim tıkanacak,mide kanaması geçireceğim ya da zatürre olacağım hadi hayırlısı..
bildiğim tek şey aşı olamayacağım...

* * * * * * *